SAHİH-İ İBN-İ HİBBAN Zvd

BABLAR    KONULAR  -  NUMARALAR

KİTABU’L-İLİM

<< 81 >>

14- Faydalı Soru Sormak

 

أخبرنا الحسن بن سفيان الشيباني والحسين بن عبد الله القطان بالرقة وابن قتيبة واللفظ للحسن قالوا حدثنا إبراهيم بن هشام بن يحيى بن يحيى بن الغساني قال حدثنا أبي عن جدي عن أبي إدريس الخولاني عن أبي ذر قال دخلت المسجد فإذا رسول الله صلى الله عليه وسلم جالس وحده قال يا أبا ذر إن للمسجد تحية وإن تحيته ركعتان فقم فاركعهما قال فقمت فركعتهما ثم عدت فجلست إليه فقلت يا رسول الله إنك أمرتني بالصلاة فما الصلاة قال خير موضوع استكثر أو استقل قال قلت يا رسول الله أي العمل أفضل قال إيمان بالله وجهاد في سبيل الله قال قلت يا رسول الله فأي المؤمنين أكمل إيمانا قال أحسنهم خلقا قلت يا رسول الله فأي المؤمين أسلم قال من سلم الناس من لسانه ويده قال الصلاة أفضل قال طول القنوت قال قلت يا رسول الله فأي الهجرة أفضل قال من هجر السيئات قال قلت يا رسول الله فما الصيام قال فرض مجزىء وعند الله أضعاف كثيرة قال قلت يا رسول الله فأي الجهاد أفضل قال من عقر جواده وأهريق دمه قال قلت يا رسول الله فأي الصدقة أفضل قال جهد المقل يسر إلى فقير قلت يا رسول الله فأي ما أنزل الله عليك أعظم قال آية الكرسي ثم قال يا أبا ذر ما السماوات السبع مع الكرسي إلا كحلقة ملقاة بأرض فلاة وفضل العرش على الكرسي كفضل الفلاة على الحلقة قال قلت يا رسول الله كم الأنبياء قال مائة ألف وعشرون ألفا قلت يا رسول الله كم الرسل من ذلك قال ثلاث مائة وثلاثة عشر جما غفيرا قال قلت يا رسول الله من كان أولهم قال آدم قلت يا رسول الله أنبي مرسل قال نعم خلقه الله بيده ونفخ فيه من روحه وكلمه قبلا ثم قال يا أبا ذر أربعة سريانيون آدم وشيث وأخنوخ وهو إدريس وهو أول من خط بالقلم ونوح وأربعة من العرب هود وشعيب وصالح ونبيك محمد صلى الله عليه وسلم قلت يا رسول الله كم كتابا أنزله الله قال مائة كتاب وأربعة كتب أنزل على شيث خمسون صحيفة وأنزل على أخنوخ ثلاثون صحيفة وأنزل على إبراهيم عشر صحائف وأنزل على موسى قبل التوراة عشر صحائف وأنزل التوراة والإنجيل والزبور والقرآن قال قلت يا رسول الله ما كانت صحيفة إبراهيم قال كانت أمثالا كلها أيها الملك المسلط المبتلى المغرور إني لم أبعثك لتجمع الدنيا بعضها على بعض ولكني بعثتك لترد عني دعوة المظلوم فإني لا أردها ولو كانت من كافر وعلى العاقل ما لم يكن مغلوبا على عقله أن تكون له ساعات ساعة يناجي فيها ربه وساعة يحاسب فيها نفسه وساعة يتفكر فيها في صنع الله وساعة يخلو فيها لحاجته من المطعم والمشرب وعلى العاقل أن لا يكون ظاعنا إلا لثلاث تزود لمعاد أو مرمة لمعاش أو لذة في غير محرم وعلى العاقل أن يكون بصيرا بزمانه مقبلا على شأنه حافظا للسانه ومن حسب كلامه من عمله قل كلامه إلا فيما يعنيه قلت يا رسول الله فما كانت صحف موسى قال كانت عبرا كلها عجبت لمن أيقن بالموت ثم هو يفرح وعجبت لمن أيقن بالنار ثم هو يضحك وعجبت لمن أيقن بالقدر ثم هو ينصب عجبت لمن رأى الدنيا وتقلبها بأهلها ثم اطمأن إليها وعجبت لمن أيقن بالحساب غدا ثم لا يعمل قلت يا رسول الله أوصني قال أوصيك بتقوى الله فإنه رأس الأمر كله قلت يا رسول الله زدني قال عليك بتلاوة القرآن وذكر الله فإنه نور لك في الأرض وذخر لك في السماء قلت يا رسول الله زدني قال إياك وكثرة الضحك فإنه يميت القلب ويذهب بنور الوجه قلت يا رسول الله زدني قال عليك بالصمت إلا من خير فإنه مطردة للشيطان عنك وعون لك على أمر دينك قلت يا رسول الله زدني قال عليك بالجهاد فإنه رهبانية أمتي قلت يا رسول الله زدني قال أحب المساكين وجالسهم قلت يا رسول الله زدني قال انظر إلى من تحتك ولا تنظر إلى من فوقك فإنه أجدر أن لا تزدري نعمة الله عندك قلت يا رسول الله زدني قال قل الحق وإن كان مرا قلت يا رسول الله زدني قال ليردك عن الناس ما تعرف من نفسك ولا تجد عليهم فيما تأتي وكفى بك عيبا أن تعرف من الناس ما تجهل من نفسك أو تجد عليهم فيما تأتي ثم ضرب بيده على صدري فقال يا أبا ذر لا عقل كالتدبير ولا ورع كالكف ولا حسب كحسن الخلق قال أبو حاتم رضى الله تعالى عنه أبو إدريس الخولاني هذا هو عائد الله بن عبد الله ولد عام حنين في حياة رسول الله صلى الله عليه وسلم ومات بالشام سنة ثمانين ويحيى بن يحيى الغساني من كندة من أهل دمشق من فقهاء أهل الشام وقرائهم سمع أبا إدريس الخولاني وهو بن خمس عشرة سنة ومولده يوم راهط في أيام معاوية بن يزيد سنة أربع وستين وولاه سليمان بن عبد الملك قضاء الموصل سمع سعيد بن المسيب وأهل الحجاز فلم يزل على القضاء بها حتى ولي عمر بن عبد العزيز الخلافة فأقره على الحكم فلم يزل عليها أيامه وعمر حتى مات بدمشق سنة ثلاث وثلاثين ومئة

 

(:-94-:) Ebu Zer anlatıyor: (Bir gün) Mescid'e girmiştim. Bir de baktım ki, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem (Mescid'de) tek başına oturmakta. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

"Ey Eba Zer! Mescid için tahiyye (selamlama) vardır. Mescidin tahiyyesi, iki rekat namaz kılmaktır. Kalk ve iki rekat namaz kıl.!  buyurdu.

 

Bunun üzerine kalktım ve iki rekat namaz kıldım. Sonra döndüm ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına oturdum. Ona:

 

"Ey Allah'ın Resulü! Doğrusu sen, namaz kılmayı emrettin. Namaz nedir?" diye sordum. Resulullah s.a.v.:   "Namaz, en hayırlı ibadettir. İster çok kıl, ister az kıl" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Hangi amel daha faziletlidir?" diye sordum. Resuluilah s.a.v.: "Allah'a iman ve Allah yolunda cihad" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Mu'minlerin hangisi iman bakımından daha mükemmeldir?" diye sordum. Resulullah s.a.v.: "Onların ahlak bakımından en iyi olanı" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Mu'minlerin hangisi daha güvenlidir?" dedim.Resulullah s.a.v.: "İnsanların, dilinden ve elinden güvende olduğu kimsedir" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Hangi namaz daha faziletlidir?" diye sordum. Resulullah s.a.v.: "Kunutu (kıyamı) uzun olan namaz" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Hangi hicret daha faziletlidir?" diye sordum. Resulullah s.a.v.: "Kötülüklerden hicret eden kimse(nin hicreti)" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Oruç nedir?" dedim. Resulullah s.a.v.: "Yeterli / kurtarıcı bir farzdır. Allah katında kat kat fazlası vardır" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Hangi cihad daha faziletlidir?" diye sordum. Resuluilah s.a.v.: "(Üzerinde savaştığı) atı (dahi) kesilen ve kanı akıtılan kimsee (nin yaptığı cihaddır)" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Hangi sadaka daha faziletlidir?" dedim. Resulullah s.a.v.: "Varlıksız olanın gücünün yettiğince verdiği ve fakire gizlice verilen sadakadır" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Sana indirilen vahiy içerisinde hangisi daha büyüktür?" diye sordum. Resulullah s.a.v.: Ayete'l-Kursi. buyurdu.

 

Daha sonra Resuluilah s.a.v.: "Ey Ebu Zer! Kürsi ile birlikte yedi kat gök, çöldeki bir yere atılmış bir halka gibidir. Arş'ın, Kürsi'ye olan üstünlüğü; çöl'ün halkaya olan üstünlüğü gibidir" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Nebilerin sayısı kaç tanedir?" diye sordum. Resulullah s.a.v.: "Yüz yirmi bin" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Bunlardan Resullerin sayısı kaç tanedir?" diye sordum. Resulullah s.a.v.: "Resullerin sayısı, 313'tür. Ki bu da, büyük bir topluluktur" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Bunların ilki kimdir?" dedim. Resuluilah s.a.v.: "Adern" buyurdu.

 

Ben: "Adem, Nebi mi, yoksa Resul müdür?" dedim. Resulullah s.a.v.: "Evet, Allah onu kendi eliyle yarattı. Ona kendi ruhundan üfledi. Onunla vasıtasız olarak konuştu" buyurdu.

 

Daha sonra Resulullah s.a.v.: "Ey Ebu Zer! Dört kimse vardır ki, onlar, Süryani'dir. Bunlar; Adem, şit , Uhnuh yani İdris -ki o, kalemle (kum üzerinde) çizgi çizen (remil atan) ilk kimsedir- ve Nuh. Dört kişi de vardır ki, bunlar da Arap'tır. Bunlar; Hud, Şuayb, Salih ve Nebiin Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem" buyurdu. -Allah'ın salat ve selamı onların hepsinin üzerine olsun.-

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Allah'ın indirdiği kitap kaç tanedir?" dedim. Resuluilah s.a.v.: "100 sahife ve dört te kitap: Şit'e 50 sahife indirildi. İdris'e 30 sahife indirildi. İbrahim'e 10 sahife indirildi. Musa'ya ise Tevrat'tan önce sahife indirildi. (Sonra da) Tevrat, İncil, Zebur ve Kur'an indirildi" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! ibrahim'in sahifeleri (nde mevcut olan şey) ne idi?" dedim. Resulullah s.a.v.: "Tamamı mesellerle dolu idi: Ey güçlü, imtihan edilen mağrur hükümdar! Doğrusu ben, seni, kat kat dünya malını toplaman için göndermedim. Fakat ben seni mazlumun duasını benden çevirmen için gönderdim. Doğrusu ben, kafir bile olsa, mazlumun duasını geri çevirmem. Akıllı kimseye gereken şey şudur: -Aklına galebe çalınmadığı müddetçe- kendisi için bir çok saat (zaman an)'ı vardır. Rabbine yalvaracağı saat, nefsini hesaba çekeceği saat, Allah'ın işleri üzerinde düşüneceği saat, yeme-içme (gibi) ihtiyaçlarına ayıracağı saat. Akıllı bir kimsenin, şu üç şeyden başkasına meyletmemesi gerekir: Ahireti için azık hazırlama; hayatını düzene sokma ve haram olmayan bir lezzet / zevk (alma). Akıllı kişi, zamanını iyi görmeli, (iyi değerlendirmeli), işlerine yönelmeli ve dilini korumalıdır. Sözünü, amelinden hesaplı tutan kişinin, kendisini ilgilendiren hususlar dışında söyleyeceği sözü az olur" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Musa'nın sahifeleri (nde mevcut olan şey) ne idi?" diye sordum. Resuluilah s.a.v.: "Tamamı ibretli sözlerden ibaret idi: Ölümü hakkıyla bilip de sonra sevinene, kaderi kesinlikle bilip de sonra kendisini yorana, dünyayı ve dünya halkıyla birlikte onun değişmesini görüp de sonra onda huzur bulana, hesaba çekilmeyi kesinlikle bilip de sonra da amel işlemeyene şaşarım" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Bana tavsiyede bulun" dedim. Resuluilah s.a.v.: "Sana, Allah'tan korkmayı tavsiye ederim. Çünkü Allah'tan korkma / takva, bütün işlerinin başıdır / temelidir" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Bana daha fazla bilgi ver" dedim. Resulullah s.a.v.: "Kur'an okumaya ve Allah'ı zikretmeye sarıl. Çünkü o; yerde senin için bir nur ve gökte ise senin için bir zikirdir" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Bana daha fazla bilgi ver" dedim. Resulullah s.a.v.: "Çok gülmekten sakın. Çünkü çok gülrnek, kalbi (n inceliğini) öldürür ve yüzün nurunu giderir" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Bana daha fazla bilgi ver" dedim. Resulullah s.a.v.: "Hayır olan şey dışında susmaya sarıL. Çünkü susmak, şeytanı kovucu ve dininle ilgili işlerde sana bir yardımcıdır" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Bana daha fazla bilgi ver" dedim. Resuluilah s.a.v.: "Cihada sarıl. Çünkü cihad, ümmetimin ruhbanlığıdır" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Bana daha fazla bilgi ver" dedim. Resulullah s.a.v.: "Miskinleri sev ve onlarla birlikte otur" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Bana daha fazla bilgi ver" dedim. Resulullah s.a.v.: "Senden aşağı olana bak, senden yukarda olana bakma. Sana yakışan şey, Allah'ın senin üzerine olan nimetlerini küçümsememendir" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Bana daha fazla bilgi ver" dedim. Resulullah s.a.v.: "İnsanlara kendi düşüncenden bildiğin cevabı ver ve sevdiğin hususlarda onlara kızma. Kendi düşüncenden bilmediğin şeyleri, insanlardan bilmen ve sevdiğin hususlarda onlara kızman, sana ayıp olarak yeter" buyurdu.

 

Daha sonra Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, eliyle göğsüme vurup:

 

"Ey Ebu Zer! Tedbir gibi akıl, sakınmak gibi takva ve güzel huy / ahlak gibi soy-sop yoktur" buyurdu.

 

- - -

İbrahim b. Hişam nedeniyle isnadı zayıftır. ibn Hibban, Sahih (361) Ebu Nuaym, Hilye

(1/166) ve Taberanİ, el-Mu'cemu'l-Kebfr (1651). Başka senedlerla mütabi ve şahitleri vardır.

 

Derim ki: Bu Hadis'in senedinde, ibralıim b. Hişam b. Yahya el-Ğassani vardır.

Ebu Hatim ile bir çok kimse: "Bu kişi, çok yalancıdır" demiştir.

 

 

* * *

Asıl nüshanın kenar nohında şu ifade yer almıştır: Şeyhülislam İbn Hacer'in el yazısından alınmadır: İbn Ebi Ömer der ki: Bize Hişam b. Süleyman, Ebu Rafi'den, o da Yezid b. Rumiın'dan, o da kendisine haber veren biri kanalıyla Ebu Zer'den bildiriyor:

 

Mescid'e girdim. Bir de baktım ki, Resulullah (s.a.v.) tek başına oturmakta. Ben (kendi kendime): "O bana bakmadan ben O'na bakayım" dedim. Kendi kendime:

 

"Resuılullah (s.a.v.) tek başına böyle oturmaz. Muhakkak ya bir haceti var ya da bir vahiy inmektedir" diyordum. Bunun üzerine onun yanına gidip gitmeme hususunda kararsız kaldım. Sonra onun yanına gitmeye karar verdim. Gittim ve O'na selam verdim. Sonra da oturdum. Uzunca oturdum. Bana yönelmedi ve benimle konuşmadı.

 

Kendi kendime: "Herhalde Resulullah (s.a.v.) benim oturmamı uygun görmedi" dedim. Sonra Resulullah (s.a.v.) bana yöneldi ve:

 

"Ey Ebu Zer!' buyurdu. Ben de: "Emret, ey Allah'ın Resulü! Emrine amadeyim!" dedim. Resulullah (s.a.v.): "Bugün rükuya vardın mı?" diye sordu. Ben de: "Hayır" dedim. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

"Kalk, rükuya var" buyurdu

 

Hadis uzunca bir şekilde devam ediyor.